Sarıçam’da işler öyle bir hal aldı ki, biz artık belediyeye değil, “aile şirketine” bakıyoruz. Adı Sarıçam Belediyesi, ama tabelada yakında şu yazabilir: “Uludağ Holding – Ferdi Tayfur Temsilciliği.”
Ferdi Tayfur Müzesi yapılmış. Hayırlı olsun… Ama bu müzenin tek ziyaretçisi vatandaş değil, yolsuzluk iddiaları olmuş. Belgeler ortada, iddialar havada uçuşuyor. Ama başta hanedan reisi Bilal Uludağ olmak üzere, belediyede yaprak kıpırdamıyor. Sanki belediye binası değil, sessizlik orucu tutuluyor.
Sarıçam Uludağ Belediyesi’nin hanedan reisi (!) Bilal Uludağ, Ferdi Tayfur Müzesi yapımında yolsuzluk iddialarına cevap vermekle değil sessizliğiyle gündemde. Haftalardır suskun. Belgeler elimizde, ama Sarıçam’da gözler kör, kulaklar sağır, vicdanlar izne çıkmış durumda.
“Kimlerle aranız iyiyse, müze tanıtım haberlerini onlara servis edin!” talimatı verildi. Yani gazetecilik değil, garsonluk yapılıyor; sipariş usulü haber dağıtılıyor.
Ersin Ramoğlu normalde belgeleri görmeden adım atmaz, ama Bilal Uludağ söz konusuysa gözüne perde, kulağına pamuk tıkanmış. Ali Pekmezci belgeleri biliyor ama kayıtsız. Rıfat Söylemez ise konu Bilal olunca ‘söylememez’ oluyor. Mevzu Cumhur İttifakı olunca, herkes tüy dikiyor, kuş gibi uçuyor.
Yöneticiler o kadar organize ki, Sayın Devlet Bahçeli’ye bile bilgi ulaşmasın diye uğraşmışlar. Halk değil, lider bile bilmesin isteniyor. Ne güzel değil mi? Gerçek bir “gizli servis” çalışması…
Belediyede işler öyle yolunda ki (!) Bankamatik memurları kart basmadan maaş alıyor, Uludağ soyadlı akrabalar aile boyu istihdamda. İhaleler şaibesiz değil ama şanslı bir azınlık (!) hep kazanıyor. Kayıp büyük: adalet, şeffaflık, halkın güveni.
Artık şunu da söyleyelim: Hakan Yıldırım, Bilal Uludağ, Mustafa İzgioğlu, Yusuf Kanlı… Haklısınız! Bu kadar hatanın üzerine hâlâ dimdik durabiliyorsanız, omurganızdan değil, koltuk sevdanızdandır. Sadir Durmaz Bey de haklı: çünkü susmak, bazen en büyük ortaklıktır.





